Kardiyovasküler hastalıklar tüm gelişen modern tedavilere rağmen dünyada en sık ölüm sebebi olmaya devam etmektedir. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre 2019 yılında yaklaşık 17.9 milyon kişi kardiyovasküler hastalıklar nedeniyle hayatını kaybetmiş olup, bu tüm ölümlerin % 32’sini oluşturmaktadır. Kardiyovasküler hastalıklar nedeniyle olan ölümlerin de %85’i kalp krizi ve inmeden kaynaklanmaktadır1.
Kardiyovasküler hastalık alanında olan, koroner arter hastalığı (KAH) kalbi besleyen koroner arterleri etkileyen tüm patolojileri kapsamaktadır2. Akut Koroner Sendrom (AKS) ise herhangi bir koroner arterdeki kan akımının ani bozulmasıyla o damarın beslediği miyokard bölgesinde gelişen iskeminin neden olduğu ve EKG değişikliklerinin genellikle eşlik ettiği3 klinik bir tablodur2.
AKS; KAH‘nın yaygın bir sonucu olup mortalitenin de temel sebebini oluşturur4.
AKS hastalarının tipik başvuru şikayeti; retrosternal bölgede hissedilen sol kol, boyun, çene ve sırta yayılım gösterebilen, aralıklı/devamlı olabilen, baskı ile karakterize göğüs ağrısıdır. Bu şikayete ek olarak bulantı, terleme, senkop ve nefes darlığı eşlik edebilir. AKS hastalarında epigastrik ağrı, yan ağrısı ve dispepsi gibi atipik şikayetler de görülebilir5.
AKS’lere semptom başladıktan sonra acil müdahale edilmesi gerekir. Hastaların tanı ve tedavisinin kısa süre dahi gecikmesi, morbidite ve mortalitesini ileri düzeyde artırır.
Miyokard infarktüsü (kalp krizi) koroner arterdeki kan akımının kısmen veya tamamen azalması sonucu uzamış iskemiye bağlı miyokard hücresinin ölümü olarak tanımlanır. Patolojik, klinik ve prognostik özelliklerine göre farklı tipleri mevcuttur.
İnfarktüsten sorumlu arterin tam ve hızlı rekanalizasyonu miyokardın normal kan akımını tekrar sağlayarak infarktüs bölgesini sınırlar ve ventrikülün sistolik fonksiyonlarını koruyarak morbidite ve mortaliteyi azaltır6.
Koroner arterlerdeki daralma ve tıkanıklıkların ameliyatsız olarak damar içerisine girilerek açılması işlemine "perkütan koroner girişim" denir. Perkütan koroner girişim, darlık olan damarın balonla genişletilip stent yerleştirilmesiyle gerçekleştirilebilir.
Perkütan koroner girişimin ilaç tedavisine göre reinfarktüs, inme ve mortaliteyi daha fazla azalttığı randomize klinik çalışmalarda gösterilmiştir. Bu veriler sadece PKG yapılan merkeze başvuran vakalar için değil, ambulans ile bu merkeze transferi yapılan vaka grupları için de geçerlidir. Fakat buradaki en önemli koşul ilk medikal müdahaleden balon dilatasyonuna kadar geçen gecikme süresinin minimuma azatılmasıdır6.